Gerici ve “Nitelik”siz Eğitim Sistemine hayır!


TEOG-YKS bahane, amaç Ortaçağcılık
Gerici ve “Nitelik”siz Eğitim Sistemine hayır!

Değerli basın emekçileri, saygıdeğer halkımız;
Basın açıklamamıza başlamadan önce, 79’uncu yıldönümünde bir kez daha andığımız, Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Ölümsüz Önderi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının mücadelesini selamlıyoruz.
Ancak ne yazık ki bugün, Mustafa Kemal’in bizlere emanet ettiği mirasa, geleneğe karşı dur durak bilmeden yapılan, her geçen gün artan saldırılarla yüz yüze gelmekteyiz. ABD-AB Emperyalistleri tarafından AKP İktidarı eliyle gerçekleştirilen bu saldırılar özellikle laik ve bilimsel eğitim üzerinde yoğunlaşmaktadır. Her geçen gün AKP İktidarı tarafından gericileştirilen, yap-boz tahtasına dönüştürülen eğitim sistemimiz, laiklikten ve bilimsellikten uzaklaştırılıp niteliksizleştirilmektedir.
Bildiğimiz gibi daha önce ortaokullardan liselere geçişte uygulanan TEOG sınavı, AKP’li “Reis”in talimatı ile bir gecede kaldırıldı. Üstelik yerine nasıl bir sınav sisteminin getirileceği bile düşünülmeden…
Haftalarca tüm ortaokul öğrencileri, öğretmenleri, öğrenci velileri endişeli ve meraklı bir şekilde Bakanlığın sınavla ilgili yapacağı açıklamayı beklediler. Oysa 8’inci sınıf öğrencileri, öğretmenler ve veliler mevcut TEOG sınav sistemine göre hazırlıklarını yapmışlardı. Bir anda, Türkiye’de artık işler nasıl yürüyorsa aynen o şekilde,  bir kişinin iki dudağının arasından çıkan bir talimatla TEOG sınavının kaldırıldığı açıklandı. Aynı durum, bildiğiniz gibi, üniversiteye geçiş için yapılan YGS ve LYS sınavlarında da yaşandı.
YGS ve LYS de, bilindiği gibi, AKP Reisi’nin talimatıyla kaldırıldı. Hiçbir ön hazırlık yapılmadan, öğretmenlerin ve uzmanların görüşleri alınmadan yerine YKS diye uydurma bir sınav sistemi getirildi.
YKS açıklandıktan sonra alan bazında öğrencilerin sorumlu oldukları dersler ve soru sayıları ile ilgili itirazlar gelince (başta felsefe, coğrafya ve tarih olmak üzere) birkaç kez değişikliğe uğradı. AKP Reisi’nin talimatıyla getirilen YKS, daha dün bir kez daha değişikliğe uğradı. Böylece yeni sınav sistemi kısa süre içinde üçüncü kez değişikliğe uğramış oldu. Şu an itibarıyla, bu sınav sistemini getirenler de dahil olmak üzere, üniversite sınavına girecek olan adayların nemenem bir sınavla karşılaşacaklarını hiç kimse tam anlamıyla bilmiyor…
Milli Eğitim Bakanının yaptığı açıklamaya göre; TEOG sınavı öğrencilerde sınav kaygısına neden oluyormuş ve sınava hazırlanan öğrencileri “okul dışı kaynaklara”, dershanelere ve özel derslere itiyormuş.
Peki önce SBS’yi getiren, sonra da onu beğenmeyip TEOG’u getiren, son 15 yıldır kesintisiz biçimde iktidarını sürdüren AKP değil midir?
Şimdi de TEOG’daki aksaklıkları ve doğurduğu olumsuz sonuçları gerekçe göstererek bu sınavı kaldırdıklarını söylüyorlar. Sınavlarda yandaşlarına dağıttıkları kopyalarla, şifrelerle, yaptıkları haksızlıklılarla gencecik çocuklarımızın geleceklerini çaldıkları yetmiyormuş gibi bir de sürekli değiştirdikleri sınav sistemleri ile onları birer denek olarak kullanıyorlar.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz; aslında öğrencileri kaygıya düşüren sınavın kaldırıldığını, adrese dayalı yerleştirmelerin olacağını, isteyen öğrencilerin “nitelikli okullar” ve Fen Liseleri için sınava girebileceklerini söylüyor. Bundan sonra okullar arasında A Okulu iyi, B Okulu kötü sınıflandırması olmayacakmış. Kulağa ne kadar da hoş geliyor değil mi...
Oysa işin aslına bakılınca, AKP’giller’in bambaşka bir amaç taşıdığı net biçimde görülmektedir. AKP’giller bu amaçlarını 15 yıllık iktidarları boyunca gizleme ihtiyacı bile duymamışlardır. Zaten adaletsiz bir sınav sistemi olan TEOG’un bir emirle kaldırılmasının ana nedeni “Dindar ve Kindar Nesil Yetiştirme” hedefine doğru daha hızlı biçimde yol almak istemeleridir.
Peki, TEOG’un kaldırılması bu Ortaçağcı hedef için neden önemlidir?
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre geçtiğimiz eğitim öğretim yılında 1002 adet İmam Hatip Ortaokulu ve Lisesi açıldı. Böylece bu okulların toplam sayısı 4 bin 112’ye ulaştı. Tabiî henüz yeni istatistikler açıklanmadığı için 2017-2018 eğitim öğretim yılında şimdiye kadar kaç İmam Hatip okulu açıldığını bilmiyoruz.
Her ilçeyi, her mahalleyi örümcek ağları gibi kaplayan İmam Hatip okullarında milyonlarca öğrenciye Pentagon-CIA Dini öğretilmektedir. Öyle ki, bazı ilçelerimizde İmam Hatip dışında öğrencilerin gidebilecekleri başka bir okul bulunmamaktadır. AKP’giller işte bu koşulları yarattıktan sonra, göstermelik, ucube bir “yüzde on”u güya ayırt etmekte, geriye kalan öğrencileri ise “adrese dayalı kayıt” sistemine tabi tutmaktadır.
Mevcut durumda “adres”ler çoğunlukla nerelere “dayan”maktadır?
Dört bir yanı sarmış olan İmam Hatip okullarına…
Dolayısıyla bu değişikliğin temel amacı İmam Hatiplerdeki öğrenci sayısını arttırmak, halkı kandırmak için araç olarak kullandıkları sahte dinin, CIA-Pentagon dininin zehrini halk çocuklarına daha fazla zerk etmektir. AKP İktidarının bu amacı görülmeden yürütülen her tartışma, şekli detaylar arasında boğulmaktan başka bir sonuç yaratmaz. Ancak biz yine de AKP’giller’in getirmiş olduğu bu sınav sisteminin tutarsızlığına ilişkin birkaç örnek verelim:
Şimdiye dek yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki aslında liseye geçiş aşamasında yapılan sınav kaldırılmamıştır. Her ne kadar “isteğe bağlı” şeklinde ifade edilse de, öğrencilerin yüzde onunun gidebileceği daha “nitelikli” okullara yerleşebilmek için 60 soruluk bir sınav yapılacak ve bu 60 soruluk sınavla öğrencilerin 3 yıllık bilgisi “ölçülecek”…
Şimdi soralım AKP’nin Milli Eğitim Bakanına:
Çocuğunun geleceğinden kaygı duyan hangi ciddi veli, “Çocuğumun sınava girmesine gerek yok, evime en yakın “niteliksiz” okula gitse de olur” diyebilir?
Bu durumda yine öğrenciler o 60 soruluk sınav için strese girmeyecekler mi?
Aileler yine mecburen “okul dışı kaynaklar”a, dershanelere, özel derslere ulaşma çabası içine girmeyecekler mi?
Bakan, bu  60 soruluk sınavda başarılı olan öğrencilerin proje okullarına, özel statülü okullara girebileceğini söylüyor.
Kadrolarını yandaşlarınızla doldurduğunuz proje okulları, özel statülü okullar nitelikli eğitim veriyor da diğerleri niteliksiz eğitim mi veriyor?
Eğer durum böyleyse bunun bir numaralı sorumlusu 15 yıl boyunca eğitim sistemini iğdiş etmiş olan sizler değil misiniz? 
Adrese dayalı kayıt sisteminde 5 eğitim bölgesinin olacağı, öğrencinin bunlardan birini tercih edebileceği söyleniyor.
Peki, öğrenci istediği okula yerleşemezse hangi okula, neye göre yerleştirilecek? Açıkta kalan öğrencilerin kayıtları, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi ağırlıklı olarak İmam Hatiplere yaptırılacak. Çocuklarını bulundukları semtteki okula vermek istemeyen ebeveynler bu sefer yine sahte adresler bulacaklar veya adres değişikliğine gidecekler. Bu da beraberinde yeni sorunları ve rant alanları doğuracak.
AKP’giller 15 yıllık iktidarları boyunca tüm devlet kurumları gibi eğitim sistemini de enkaza çevirmişlerdir. Kılık kıyafet yönetmeliği ile türbanı okullara sokmaları, kızları ve erkekleri ayrı sınıflarda okutmaları, biyoloji dersinin öğretim programından evrim teorisini çıkarmaları, küçücük çocuklara cihadı öğretmeleri, öğrencileri tarikat yurtlarında kalmaya mecbur bırakmaları, dini ders sayılarını arttırıp, pozitif bilimleri yok saymaları, belirli gün ve haftalardan Cumhuriyet Bayramı’nı, 23 Nisan’ı ve 19 Mayıs’ı çıkarmaları, ders kitaplarında Mustafa Kemal’e yer vermemeleri; bilimsellikten uzak, Ortaçağcı bir eğitim sistemi yaratmak konusunda ne yazık ki AKP’giller’in ne kadar fazla mesafe kat ettiklerini göstermektedir.
Bizler Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak, eğitimin bilimsel ve laik olmaktan çıkarılıp, parası olanın iyi eğitim aldığı, metalaştırılmış bir eğitim sistemine hayır diyoruz!
CIA-Pentagon Dininin öğretildiği, Gerçek İslamiyet’le zerre kadar ilgisi olmayan safsataların gencecik çocuklarımıza din diye empoze edildiği İmam Hatipler eliyle “Dindar ve Kindar bir Nesil” yetiştirilmesine hayır diyoruz!
Okullarımızın birer Peşaver Medresesine dönüştürülmesine hayır diyoruz!
Eğitim, kesinlikle devlet eliyle, Anayasada belirtildiği gibi tüm halk çocuklarına parasız ve eşit bir şekilde verilmelidir. İlkokuldan başlayarak, öğrencilerin yetenekleri ve öğrenme becerileri göz önünde bulundurulmalı ve sınav kaygısı olmadan, bilimin kılavuzluğunda öğrencilerimizin tüm potansiyelini ortaya çıkaracak bir eğitim sistemi uygulanmalıdır. Tüm tarikatların, cemaatlerin, gerici dernek ve vakıfların eğitim üzerindeki etkisine son verilmelidir.
Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak, öğrencilerin sosyal ve kültürel aktivitelerde bulunabildiği, kendilerini her yönden geliştirebildiği, üretimin içinde olduğu, bilimsel ve laik bir eğitim sistemi istiyoruz. Ve biliyoruz ki böyle bir eğitim sistemi ancak Demokratik Halk İktidarında kurulabilir, işletilebilir.
Yaşasın Laik, Demokratik, Parasız, Bilimsel Eğitim mücadelemiz! 11 Kasım 2017





Halkçı Eğitim ve
Bilim Emekçileri

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)