Kar Yağdı Böyle Oldu!


SEVGİLİ okuyucularım, adına İstanbul denilen ve içerisinde yaklaşık 14 milyon insanı barındıran kent, aslında dünyanın en büyük köyü. Bu köye kar yağacağı zaman, meteoroloji günler öncesinden haber verir. “Rezalete hazırlanın”diye uyarır.
Sonra kar yağar… Yerde bilemediniz üç santimlik bir kar vardır ama hayat altüst olur. Büyük kitleler yollarda, araçlarda perişan olur. Kar yağınca hayat durmuştur.
Olanları sizler de ya bizzat yaşayıp görür,ya da medyadan izlersiniz
Bu büyük ve ilkel köyün aslında belediyesi var:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi!.
Bütçesi,adeta devlet bütçesi kadar. Elindeki para sonsuz İstediklerine iş verip zengin eder, istemediklerini süründürür.
Bu belediye yıllar öncesinden “Bu kafanın” eline geçti. Geçmişe şöyle bir bakıp anımsamaya çalışalım.
1994 yılında Tayyip.(o zaman, sonra tu kaka ilan ettiği Necmettin Erbakan in adamı idi ve şeriatçı partiden seçildi.)
1998 yılında aynı şeriatçı partiden Ali Müfit Gürtuna…
Ve 2004 yılından bu yana, AKP’li Kadir Topbaş.
Demek ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi, tam 18 yıldan bu yana. Bu kafanın, elinde ve emrinde Ama ortalıkta değişen hiçbir şey yok.
Çukurlar,kazılar,büyük tanıtımlarla piyasaya sürülen muhteşem.!.projeler,harcanan yüz milyarlarca dolar,zengin edilen yandaş müteahhit ve işadamları….
Ve bu parsadan pay koparabilmek amacıyla bu kafanın etrafında dolanan,büyük rant peşinde koşan bazı medya patronları…
Gazetelerinde, birinci sayfadan haberler. “Aaaa, başkan Topbaş ne güzel kartopu oynadı!..”
“Vayyy, Topbaş büyüğümüz İstanbul’a ne büyük hizmetler veriyor…”
Bu yayınlar yapılırken İstanbul perişan olmuş,yerde üç santim kar var…Ve meteoroloji yine uyarıyor:.
“Aman dikkat, yarın kar yağacak…”

***
Evet, “Bu kafa” , adına İstanbul denilen dünyanın en büyük köyünü tam 18 yıl önce ele geçirmeyi başardı.
Güç ve para onların elinde Hele bir de, partileri 2002 yılında iktidara gelince, olanları sormayın gitsin!
Sizler belki unutmuşsunuzdur. Tayyip hükümetinin bugünkü bakanları arasında, geçmişte belediyede birlikte çalışan ekipten bazıları yer alıyor.
Ekibin bir bölümü de milletvekili yapıldı. İstanbul’da çuvalladılar, Türkiye’yi kurtaracaklarını iddia ediyorlar.
Karışan yok,görüşen yok…Korkunç bir para gücü onların elinde.Her gün çile çeken,perişan olan İstanbul ahalisi ise ısrarla.Bu kafaya,oy vermeyi sürdürüyor…Çünkü beleş yemek,beleş kömür,beleş gıda yardımı,belediye tarafından yapılıyor..
Benim vatandaşım seçimde oyunu onlara veriyor,ancak kar yağıp da işine gidemeyince,sokaklarda perişan olunca,yine onlara sövüyor!..
Ama vatandaşım bilinçsiz. Sövdükten sonra kapısına iki torba kömür gelince “Vay bee,bu Müslümanlardan Allah razı olsun” diyor!
Tayyip her gün geçmişi suçlarken,bir gün olsun aklına kendi belediyesine “Ulan siz 18 yıldan beri ne yapıyorsunuz?Dünyanın hangi yerinde bu İstanbul çilesi var?Siz ne beceriksiz adamlarsınız,bunca parayı ne yaptınız.” diye soramıyor !.

***

Söz İstanbul’dan açılmışken,bir de Haydarpaşa’ya değinmek gerekiyor.Bildiğiniz gibi,bu hükümetin işi sağa sola rant dağıtmak.Özelleştirme dümeninden tutun,alınan hemen her hükümet ve belediye kararında bu rant olayının izlerini görürsünüz.
En büyük vurgundur. Yandaşlar, eş dost, yerli ve yabancı işbirlikçiler bu yolla zengin edilir. Ülkemizin, devletin ve milletin paraları onlara bu yolla hortumlanır.
Şimdi sırada Haydarpaşa Garı vurgunu var. Bekleyin, göreceksiniz.
Hükümet, İstanbul’un Anadolu ile tüm tren bağlantısını iki gün önce durdurdu. İstanbul’dan Ankara, Diyarbakır, Sivas, Konya, Erzurum, Kars dâhil hiçbir yere iki yıl boyunca tren seferi olmayacak!
Haydarpaşa’dan Anadolu’ya tren seferleri 1890 yılında başlamıştı.Aradan geçen 122 yıl boyunca,bu seferlere sadece Kurtuluş Savaşı döneminde ara verildi çünkü demiryolu düşmanın eline geçmişti..
İkinci kez ara vermenin onuru.!.ise bu hükümete ait.

***
Resmi açıklamaya göre, İstanbul’a yeni bir hızlı tren projesi yapılacakmış ve o yüzden seferler durdurulmuş.
Oysa hedef başka:
Hükümet, Haydarpaşa ve çevresindeki büyük ranta çoktan göz dikmişti. Çevreye yeni binalar,iş merkezleri,konutlar yapılacak.Bu işte çok büyük para var.Araziler eşe dosta verilecek,onlar zengin edilecek…
Ve Haydarpaşa’ya bir daha asla tren gelmeyecek. O tarihi binayı da değiştirip otel, restoran,sergi salonu vesaire yapacaklar,yandaşlara para akıtacaklar.
Peki, tren olayı ne olacak.
Trenler kilometrelerce uzaktaki Söğütlüçeşme garına gelip gidecek.
Şimdi rant kurbanı yapılan Haydarpaşa Garı 1908 yılında. Osmanlı döneminde açılmıştı. Orada bir tarih yatıyor. Bu tarih ve çevresi şimdi kime, kimlere peşkeş çekileceğini bilmeden bekliyor.
Neye kızıyorum bilir misiniz?.
Millete hep yalan söylüyorlar.Bizi yalanlarla uyutuyorlar.
Haydarpaşa’nın eşe dosta peşkeş çekileceğini gizleyip, “ Yeni bir hızlı tren projesi yapacağız da…” yalanına sığınıyorlar.
Bu konu giderek unutulacak, iki yıl bile geçmeden ihaleler. satış ilanları başlayacak ve Tayyipgiller ekibi, oluşan korkunç ranttan mama kapacak.
Bekleyin ve rezaleti görün.


İKİ GÜZEL KİTAP BUGÜN
BUGÜN Size iki kitabın daha tanıtımını yapmak istiyorum. Birincisini Silivri’de Odatv davasından tutuklu olan, ancak suçunu henüz öğrenemeyen gazeteci arkadaşımız Müyesser Yıldız yazmış;
“Silivri’den Bir ‘Terör’ Faaliyeti Daha. Yüan’ın Kış Güneşi.”(Togan Yayıncılık.).
Kitap şu sözlerle başlıyor:
“Ezeli,ebedi liderim Mustafa Kemal’e ve onun neslinden biricik oğlum Dim’e…”
Ve devam ediyor:
“ Tarih en kanlı haliyle tekrarlanıyor.Bu süreçte payıma şimdilik Silivri düştü.Özgürken yaptığım gibi olanları görmeye,anlamaya,yorumlamaya devam ettim.Sınırlı sayıda tv kanalının,beş altı gazetenin satır aralarında bulduklarımla,yeşil renkli demir parmaklıkların ardına bakmaya çalıştım…”
İkinci kitabı emekli vali Aydemir Ceylan yazmış.
“Bir Cumhuriyet Valisinin Anıları, Bulutların Üstü, Bulutların Ahi,” (İleri Yayınlan.)
1978 yılında. Türkiye’nin en çalkantılı döneminde vali olan, Amasya ve Adana valisi olarak görev yapan Ceylan, yaşadığı ilginç, acı ve tatlı olaylar, siyasi iktidarlarla sürtüşmelerini ve başına gelenleri anlatıyor.
Günümüzdeki bazıları gibi siyasi iktidarların değil. Cumhuriyetin valisi olan ve ilkelerinden ödün vermeyen bir valinin anılarını içeren çok hoş bir kitap…

Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)